Hello Moon Chasers

Full Mooon is loading…. 

Yeni yılın ilk dolunayı yaklaşıyor. 6 Ocak’ta başlayıp 7 Ocak gece saatlerinde tamamlanacak bu dolunaya geçmeden önce kış dönümüne girmemizle birlikte gökyüzünde hakim olmaya başlayan güçlerden bahsetmek istiyorum. 

Geçtiğimiz 21/22 Aralık kış gün dönümü, Vedik literatürde “Uttarayana” olarak adlandırılan ve hasat vaktini işaret eden uğurlu bir dönemin startını verdi. Hindu mitolojisinde bir insan yılı, Tanrılar için tek bir güne tekabül eder. Ve kış gün dönümü ile başlayan dönem o bir günün gündüzü, yaz gün dönümü ile başlayan dönem de (Dakshinayana) gecesidir. 

Güneşin kuzeye doğru hareketinin arttığı ve günlerin uzamaya başladığı anlamına gelen Uttarayan dönemi insan bilincinin çiçek açmaya başladığı zamanların geldiğini işaret ediyor. Sapı samandan ayırıp hasat yapabileceğimiz bu dönem, özellikle Mart ekinoksuna kadar, ulu güçlerin lütfunu cömertçe sunacağı bir süreç. Ve bilincimizin bu lütufları fark etmeye ve onlardan faydalanmaya en açık olduğu zamanlar. Yine Hindu geleneğinde düğünler, önemli ritüeller ve kutlamalar bu altı aylık döneme denk getirilimiş ki bu lütuflardan faydalanmak nasip olsun. Bu dönem öyle hayırlıdır ki Uttarayana döneminde ölenlerin bir daha doğum-ölüm-doğum döngüsüne takılmayacağına ve ruhunun ilelebet özgür olacağına inanılırmış. 

Kış mevsimi bu dönemde tam olarak neye ihtiyacımız olduğunu çok iyi anlatıyor. Dış unsurlara bağımlı olmadan kendi içimizdeki kaynaklarla beslenmek zorunda olduğumuz bir dönem. Güneşin sıcaklığını hissedemediğimiz, bu yüzden iç ısımızı yüksek tutacak yiyecekler tükettiğimiz, o ısıyı koruyacak kıyafetler giydiğimiz, evlerimizde daha çok vakit geçirdiğimiz, yaşam enerjimizin fazlaca dışa saçılmadan içimize doğru toparlandığı bu zamanlar içimizdeki güneşi parlatmak için şahane zamanlar. Bunun için tek reçete olmasa da şu formül yardımcı olabilir: Ne olduğunda bilincinin yükseldiğini ve ne olursa olsun kendini güvende ve sağlam hissediyorsun? Ne olduğunda ya da olmadığında fiziksel/zihinsel olarak zemin ayaklarının altından kayıyor? Bazen o zeminde içinde yaşadığımız çevrenin/toplumun/ülkenin/dünyanın kaderi sebebiyle bizden bağımsız da kayıyor biliyorum. Ve tutunacak hiçbir şey olmuyor. İşte o zaman sağlam bir omurga (hem gerçek anlamda hem mecazi olarak) tek dayanağımız olacağı için bu kış kendinize bol bol yatırım yapın derim. 

Gelelim bu dolunayın mesajına: Ay İkizler burcundan ve Punarvasu takımyıldızından geçerken tamamlanacak bu dolunay hayat yolumuza uygun niyetlerimiz/hedeflerimiz adına karşımıza yeni fırsatların çıkabileceği, yeni kapıların açılabileceği ve uyanık olmamız gerektiği mesajını veriyor. Retro Mars ve Merkür, burç değiştirmeye hazırlanan Satürn tam aksi yönde hareket etmemize (korkular, kaygılar, aman rahatım bozulmasın, huzurum kaçmasın, alışkanlıklarımı değiştirememler aracılığı ile) sebep olabilecek nitelikte olduğu için uyanık, sessiz ve dingin bir hal içinde olmamız önemli. Bu dolunay umut ve yenilenme enerjisiyle şarj oluyor ve bize de o ışıkla taze bir yaşam enerjisi vermeyi istiyor. Yeni şeyler öğrenmeyi, yeni beceriler edeinmeyi destekleyen bu dolunayın enerjisiyle birlikte yeni yılla başlayan Uttarayan döneminin enerjisi belki bu yılın niyetlerinin sadece kağıtta ya da sözde kalmaması için sizi de destekler. 

Lakin hemen sonuç almak isteyen, her şey benim hızımda olsun diyenler için tekrar hatırlatıyorum Ocak ortasına kadar (Mars ve Merkür retrodan çıkana ve Satürn Kova burcuna geçene kadar); kendinizi dizginleyin! Özellikle seyahat, iletişim, anlaşmalar, ortaklı işler ya da grup çalışmaları için karşımıza çıkabilecek engellere, sorunlara, ertelemelere karşı sakin olmalıyız; zira öfkelensek de çırpınsak da yerlerde yuvarlansak da neyse o! It is what it is! 

Geçtiğimiz Yeni Ay’ın teması artık bize hizmet etmediğini bildiğimiz her şeyle ve herkesle bağımızı kesmemiz ya da buna niyet etmemiz üzerineydi. Bu Dolunay da yenilenme enerjisi ile doluyken ve ulu güçler bize fazilet desteği verirken yeniye yer açmak ve kabımızda (bedenimiz, zihnimiz) boşluk yaratmak için ne yapabiliriz? 100 sıçrayış gerektiren hedefler değil de içinde bulunduğumuz şartlarla uyumlu niyetlerle başlayarak… Ve kişisel tavsiyem bu dönemde bol bol yazmanız. Günlük yazmak, rüyalarınızı yazmak, aklınıza gelen fikirleri yazmak, mektup yazmak, içinizden ne geliyorsa yazın! Elimizin kalem tuttuğu önümüzde bir defterin kağıdın olduğu yazma şekli duyusal zihnimizle doğrudan bağ kurduğumuz zamanlar. Bu yüzden telefona, bilgisayara yazmak yerine kağıda kaleme sarılın derim ben. 

Okumak, ağız sağlığına önem vermek, öğrencilere veya şiddet kurbanlarına bağış yapmak da bu dönem hayrını bol bol görebileceğimiz eylemler. İçinizden geliyorsa ve karşılığında bir şey beklemeyecekseniz tabii ki! 

Hepimizin içindeki güneşin parladığı bir yıl olsun! Zira ülkemiz ve hatta dünya bu haldeyken tutanacak kendimiz ve sevenlerimizden başka pek bir ışık kaynağı yok gibi görünüyor…

Sevgimle

Berrin

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s